Biyofarmasi ve Farmakokinetik

Biyofarmasi ve Farmakokinetik

Fransızca Baskının Önsözü

Bu kitabın birinci baskısının önsözünde, bu bilimsel eserin öğretenler ve öğrenenlerin kullanımı ile geliştirilecek ve yeniden derlenecek bir prototip olduğunu ve daha sonraki baskıların düzenlenmesinde bir kaynak oluşturacağını bildirmiştik. Bu ikinci basımda da kitabın “didaktik” ve bilimsel yapısı korunmakla birlikte kullananların önerileri doğrultusunda emilim konusu,değişik farmasötik şekiller ve uygulama yolları içerikli bölümlerin öncesine alınmıştır. Kitaba metabolizma kinetiği ve kronofarmakokinetik konularında iki yeni bölüm eklenmiştir. Birinci baskıdaki 23 ve 24’ncü bölümler, klinik farmakokinetik ve sağaltımsal monitoring konularını inceleyen tek bir bölüm şeklinde birleştirilmiştir. Diğer bölümler yeniden gözden geçirilerek içerikleri genişletilmiş, yeri tablo ve şekilllerin eklenmesi ile daha anlaşılır duruma getirilmiştir.

Yine sağlık bilimi uğraşanlarına ve öğrenime yönelik olan bu eserin ikinci baskısının da, organizmada ilacın geleceği üzerine fizyopatolojik ve farmasötik değişkenlerin etkisinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağı ve ilaçla tedavinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesine katkıda bulunacağı inancındayız.

Paul LEBLANC, PH.D.
Directeur
Ecole de pharmacie Üniversite Laval Sainte-Foy, Quebec


Türkçe Baskıya Önsöz

İlk olarak 1954 yılında Tıp Akademisi’nde F. H. Dost tarafından bu sözcükle ifade edilen farmakokinetik bilimi farmakolojinin oldukça eski ve önemli alt dallarından biri olarak canlı organizmada ilacın uygulanmasından atılmasına kadar geçirdiği değişiklikleri inceler. Diğer bir deyişle ilacın uygulandığı organizmada geleceğinin kantitatif ve deskriptif olarak araştırılmasını amaç edinen farmakokinetik ile ilgili bilgilerin araştırılması ve incelenmesi ilaç tarihi kadar eski olmakla beraber özellikle son 15 yılda bu bilim dalı farmakolojik, toksikolojik, biyolojik, biyofarmasötik, matematik, fizik ve kimyasal parametreleri tek bir amaç doğrultusunda entegre ederek büyük bir gelişme göstermiştir.

Farmakokinetik bilimi de diğer deneysel disiplinler gibi tarihsel açıdan klasik bir gelişme göstermiştir. Uzunca bir süre emilimin fizyolojik değişikliklerini gözleyen, fizikokimyasal özellikler ile dokusal difüzyon ilişkisini arayan, eliminasyonun safhalannı ve bunlann sitokromlarla ilişkisini inceleyen farmakokinetik, ilk olarak, metodolojik açıdan araştırmalarda analizler için gereksinim duyduğu teknik yöntemlerin ortaya konması için çok çaba harcamıştır. Bunlann yinelenebilirlik, güvenilirlik açısından değerlendirilmesi ile aşılan bu teknik güçlükler sonrasında farmakokinetik deney hayvanlarında gelişmesini tamamlamış ve yeni ilaçlann geliştirilmesinde insanlarda da kullanılabilir duruma gelmiştir. Böylece ilaçların daha güvenli ve yararlı bir şekilde piyasaya çıkarılmasında önemli katkıları olmuştur.

Gelişmesi devam eden farmakokinetik bilimi, pazarlama sonrası ilaç denetiminde, belli bir ilacın değişik patolojilerde ve başka ilaçlarla birlikte uygulanmasında veya etnik gruplardaki etki ve yan etki farklılıklarını ortaya koymada önemli hizmetler vermiştir.

Analitik kimyanın katkıları ve özellikle de işaretlenmiş moleküllerin kullanılması yanısıra deneysel verilerin yorumlanması amacıyla kompartmental analiz yapmak üzere matematiksel yöntemlerin kullanılır olması, bu bilim dalma yeni ufuklar kazandırmıştır. Son yıllarda bilgisayarın getirdiği kolaylıklar çok daha kompleks farmakokinetik modellerin tanımlanmasına, hatta hiçbir fizyolojik veriyi dikkate almadan bazen fanteziye varacak düzeyde yeni modellerin yaratılmasına olanak vermiştir. Kuramsal düzeyde kalmak ve gerçek ile ilişkisi tartışılmakla beraber bu son gelişmelerin de önümüzdeki yıllarda uygulanabilir klinik farmakokinetik bilimine değişik açılardan yardımcı olacağına kimsenin kuşkusu yoktur.

Bütün bu uğraşların sonucunda temel farmakokinetik kavramlar belirlenmiş ve kantitatif farmakokinetik bulgular klinik farmakokinetik adı altında hasta tedavisinde kullanılır olmuştur. Özellikle terapötik aralığı dar olan ilaçlarla, etkinliği kan düzeyi ile ilişkili bulunmuş ilaçlann ve patolojik durumlarla bazı etkileşmelerde uygulanacak ilaçlann pozolojisinin belirlenmesinde yani dozun bireyselleştirilmesinde farmakokinetik biliminin yararları herkesçe kabul edilir olmuştur. Böylece tedavinin hasta için daha yararlı ve rasyonel olması sağlanmıştır.

Farmakokinetik biliminin birçok yararları arasında bugün uygulandığı bir başka alan da biyofarmasidir. Gelişen farmasötik teknolojinin ortaya koyduğu değişik farmasötik şekillerin eşdeğerliğinin saptanmasında önemli olan biyofarmasi sorunları, gelişen farmakokinetik biliminin katkılarıyla daha radikal çözümlere ulaşabilmektedir.

Böylece, ilacın üretimi ve biyoyararlanımı açısından ilaç sanayiini, biyoeşdeğerlilik, etkileşmeler ve rasyonel tedavi açısından eczacı ve hekimi ilacın organizmadaki geleceği ve organizmanın İlaca yanıtı konusunda duyarlı kılarak ilacın günlük uygulamasında bu bilim dalının öneminin gündeme getirilmesi amaçlanmıştır.

Özellikle ülkemiz için yeni bir bilim dalı olan ve kullandığı matematik formülleri ve kuramsal konumu nedeniyle bilhassa yeni başlayanlar için anlaşılması zor olan farmakokinetik konusunun öğretenler, öğrenciler ve araştırıcılar ile ilaç üretenler tarafından anlaşılabilmesinde ve rutinde uygulanabilmesinde bu eserin bir başvuru kitabı niteliği taşıyacağı ve yardımcı olacağı kanısındayız.

Kitabın hazırlanmasında emeği geçen Fatma Özgel ve Güneş Ayaydın ile düzeltmelerinde yardımcı olan Y. Doç. Dr. Levent Kınlmaz ve Dr. Nurettin Katrancı’ya, dizgiyi hazırlayan Çağlar Gazetecilik Ltd. Şti.’ne ve montaj ile baskı işini üstlenen Mas Ambalaj A.Ş.’ne, maddi destek sağlayan Roche Müstahzarlan Sanayi A.Ş.’ne teşekkürlerimizi sunanz.

Yararlı olması dileğiyle…

 

15 Haziran 1992
Prof. Dr. Işık TUĞLULAR – Prof. Dr. Aycıl KAYALI

Prof. Dr. Işık TUĞLULAR